Varlığımızın İki Yanı Dişil ve Eril

Hangi cinsiyette olduğuna, yani hangi cinsel organa sahip olduğuna bağlı olmadan, enerji bedeninde eril ve dişil enerjiler vardır. Hemen pozitif bilimci kafasıyla “Öyle mi? Kaç tane?, Kaç kilo?, diye sormaya başladıysan işin zor. Eğer bedenin üzerinde deneysel çalışmalar yaparak farkındalığını artırmak amacında bir insansan çin tıbbında da yeri olan bu kavramları hayat içinde gözlemleyebilir, anlayabilirsin.

Dişi-erkek, yin-yang, dişil-eril, feminen-maskülen gibi pek çok isim verilmiş bu kavramlara. Dualite evreni içinde yaşıyoruz ve tüm kavramlar karşılığı ile var. Sevgi varsa nefret de var, iyi varsa kötü de var ve bunlar birbirine bağlı, aynı durumun iki kutbu gibi.

“Bir şey haddini aşarsa tersine döner” diye bir söz vardır. Bu tabii ki sadece fiziksel dünya için değil, mana dünyamız için de söylenmiş bir sözdür. Çok sevgi nefrete dönüşür. Çok saygı saygısızlığa dönüşür, yalakalık olur.

Varlığımızın da bir eril ve dişil kutbu vardır. Peki nedir bu dişil eril kavramları?

Astrolojik olarak basitçe açıklamak gerekirse, doğum haritanda ne kadar gezegen eril burçlardaysa o kadar erilsin, ne kadar gezegen dişil burçlardaysa o kadar dişilsin gibi düşünebilirsin. Bu durum cinsiyetten bağımsızdır.

Dişil taraf daha pasif, bir şeyleri vermek isteyen, resesif, sakin, bakmak, beslemek isteyen, anaç, kol kanat geren, izin veren, biz diyen tarafındır. Varlığının içindeki anne tarafın gibi düşünebilirsin.

Eril taraf ise daha aktif, bir şeylere sahip olmak isteyen, dominant, hareketli, gidip almak isteyen, fethetmek isteyen, mücadeleci, ben diyen tarafındır. Eril yönünü de varlığının içindeki baba tarafın gibi düşünebilirsin.

Hatta şöyle bir tablo yapsam belki daha iyi olacak.

Eril Dişil
Yang Yin
Sıcak Soğuk
Maskülen Feminen
Yaz Kış
Gündüz Gece
Tek Çift
Güneş Ay
Ateş Su
Aktif Pasif
Mantıksal Sezgisel
Yumuşak Sert
Dominant Resesif
Aydınlık Karanlık

Bu liste daha da uzatılabilir tabii.

Dişil yönümüz için yaptığım tanımlar içinde geçen kelimeleri beğenmemiş olabilirsin. Bu çok normal çünkü hem kadında, hem erkekte dişil yönümüzün törpülendiği hatta kazındığı, tamamen yok sayılmak istendiği bir dönemdeyiz. Herkesin biz yerine ben demesinin istendiği bir bakış açısına sürüklenmemiz isteniyor belki de bilmiyorum. Ama eğer öyleyse çok mantıklı çünkü eril insan daha fazla para harcıyor.

Seni sokmak istedikleri şekil dışında, sen kimsin onu anlaman çok önemli. Çünkü eğer eril bir erkeksen gayet de gerine gerine dolaşır, ona buna dalaşır, istediğini almak için savaşını verir, akşam da savaştan dönen komutan misali eve gelir ve yemeğini önünde istersin. Bu figür çağlar boyu kas ve bilek gücü ile karnını doyurabilmiş insan için başarılı bulunan ve aranan bir figürdü doğal olarak.

Peki dişil bir erkeksen? Daha sakin, daha kabullenici, o kadar da savaşkan değilsen? Tabii ki bu dişil yönlerini yadsıyarak ya da körelterek eril bir erkek olmaya çalışırsın. Öyleymiş gibi davranırsın. Bu durumda karşına çıkan eril bir kadının yaptıkları sana batar ve arıza çıkar.

Genel formül şudur. Eril insan dişil insana doğru çekilir. Dişil de erile doğru çekilir.

Aklına hemen dişil erkek homoseksüel midir? Ya da eril kadın homoseksüel midir? Soruları gelmiş olabilir. Homoseksüellik ayrı bir konu. Açıkçası çok da yüzeysel bir konu. Biz varlığımız içindeki enerjilerin olması gerektiği gibi akmasına izin verelim de, onları abartmak, kışkırtmak ya da yok saymak, bloke etmek gibi şeyler yapmayalım da ondan sonra cinsellik zaten kendi yolunda yaşanacaktır.

Peki ya dişil kadınsan? Hem sakin, hem alımlı, (doğum haritandaki) Venüs’ünün kalitesine göre süslü püslü, güzel olmak ve güzelliğini ön planda tutmak, beslemek büyütmek, doğal olarak da anne olmak isteyen bir kadınsındır. Türkiye şartlarında işin hem kolay hem zordur. Türkiye gibi ataerkil toplumlarda ön planda tutulan eril erkek figürlerine çekilirsin. Evlenmen filan kolay olabilir ama sonra “güzelim, alımlıyım ama bu yanımdaki öküz neden benim değerimi bilmiyor, duygularımdan anlamıyor?” dersin.

Peki eril bir kadınsan? Dişil erkekler gibi eril kadınların da ataerkil toplumlarda işi zor maalesef. Kadın cinsiyetinde olan kişilerin dizini kırıp, susup oturmasının, erkeğinin arka planında olmasının beklendiği toplumlarda aktif ve fethetmek isteyen kadın olmak zor. Eğer eril bir kadınsanız hayat içinde daha aktif rollerde olabilirsiniz. Tabii bizim gibi toplumlara erkeğin arkasına değil önünde olacağınız için yanınızdaki erkek tribe girebilir. Bu yüzden anlamsız kavgalar çıkarabilir. Tabii ki işin sonu da erkeğin sizden tek güçlü yanı olan kas gücüne gelebilir.

Askerde öyle kişilerle tanışmıştım. Kelime dağarcığı 10 kelimeden oluşan, bir tartışmaya girdiğinizde sözlerinle iki dakikada beyin felci geçirtebileceğin kişiler. Bunlar tartışmanın kendisini beyin felcine götüreceğini anlar anlamaz ya bizzat kavga başlatır, ya da seni bir yere kozlarınızı paylaşmaya davet eder. Konu bilek gücü ile halledilmelidir çünkü kendisinin bildiği tek yol, eril bir yol olan “kaslı olan kazanır” yoludur. Fakat artık medeni toplumda bilek gücüne bağlı yaşamıyoruz. Bir şeyler başarmak sadece kas gücü ile olmuyor. Hatta kas gücü ile bir şeyler yapmanın değeri de git gide azalıyor. Çok yakında da yok olacak. Onun yerine entelektüel zeka, iletişim, ilişki yönetimi, zaman yönetimi, planlama gibi becerileri gelişmiş bir insan pek çok şeyi başarabilir.

Zamanımızda hala daha eril enerjinin yüceltilmesi pek çok açıdan amaçlı olarak yapılıyor. Bunun sebeplerine girmeyeceğim. Fakat bana özellikle kadınların erilleşmesi dokunuyor. Erkeklerle aşık atacağız, onları alt edeceğiz filan derken baya baya futbol izleyen, küfür eden, yolda elini kıçına atıp donunu çeken, yere tüküren kadınlar çıktı ortaya.

Eğer eril bir kadınsan, Venüs’ün Mars’tan zarar görmüşse. Jüpiter’in kalitesizse, Mars’ın çok aktifse ve üstüne daha düşük kültürel seviyeli bir çevrede yetişmişsen evet böyle bir insan olabilirsin. Fakat tüm kadınlar da böyle değil ya?

Şunu unutmamalıyız. Bu dünyayı yetiştiren, yaşamı sürdüren dişil taraftır. O nasıl yetiştirirse öyle gider. Fakat dişillik erkekten de kadından da geliyor olmalı. Eril enerjileri kullanarak korunaklı bir alan yaratıp, dişil enerjileri kullanarak beslemeli ve büyütmeli. Bunun bir denge içinde olabilmesi ve ben kadından hem erkekten gelebilmesi en güzelidir diye düşünüyorum.

Dişil yönünü yadsıyan babaların kızları büyüyüp evlenince babasından alamadığı beslenmeyi eşinden beklemekte fakat eşi de dişil tarafını yok sayan bir erkek olarak ona bu konuda ona cevap verememekte, tabii kız da babasına çıkaramadığı arızayı eşine çıkarabildiği için ilişkimde sorun var demektedir. Aynı şekilde eril yönünü yok saymış kadınların oğulları, karşısındaki kadından kendisine hep dişil yönü ile yaklaşmasını beklemekte, bir eş ararken daha çok bir anne aramakta, böylece 50 yıl yaşadığı halde 5 yaşında çocuk olarak hayatını devam ettirmektedir. Bu durumlar çok hafif ifade ile sakattır, sağlıksızdır.

Evet kadın babasına benzer bir erkeği eş olarak seçebilir. Erkek de annesine benzer bir kadını eş olarak seçebilir. Bunda bir yanlışlık olmayabilir. Fakat varlığımız içindeki eril ve dişil unsurlardan birini yok sayarak gireceğimiz tüm ilişkilerde sorunlar yaşamamız maalesef kaçınılmaz olacaktır.

Peki dişil tarafını nasıl canlandırabilirsin?

Daha çok sağ beyin aktiviteleri yapabilir, müzik ve sanatla ilgilenebilir, ruhsal çalışmalar yapabilir, bitkilere su verebilir, hayvan besleyebilir, yoga ya da t’ai chi ch’uan gibi dengeleyici enerji çalışmaları yapabilir, hayal gücünü canlandıracak her türlü sanatsal aktivite ile uğraşabilirsin. Eğer uzun süredir dişil yanını yadsımış bir insansan bu faaliyetlerden birini denediğinde ne kadar iyi geldiğini sen de görecek ve çok şaşıracaksın.

Sevgi ve sağlıkla…